Madde 22 bugüne kadar okuduğunuz hiçbir romana benzemiyor. Kendine has bir mantığı, bambaşka karakterleri var. Joseph Heller’ın acı gerçekleri sipsivri bir alayla iğnelediği bu 20. yüzyıl klasiğini okurken savaşı, yaşamın acımasızlığını, iktidarın yeri geldiğinde nasıl bir canavara dönüştüğünü görüp kimi zaman korkacak kimi zaman kahkahalar atacaksınız. 2. Dünya Savaşı sırasında Amerikan ordusunda bombardıman pilotu olarak görev yapan Yossarian’ın öyküsü, çivisi çıkmış bir dünyanın küçücük bir modeli aslında. Okurken bugün dünyada yaşananlarla kitaptaki öykü arasındaki bağlantıyı kurup aslında ne kadar absürd, çılgın, ürkütücü ve kin dolu bir dünyada yaşadığınızı fark edeceksiniz. "Tek bir açmaz vardı, o da Madde 22. Bu madde, insanın gerçek ve yakın tehlike karşısında kendi güvenliği için endişelenmesinin zihnin rasyonel bir süreci olduğunu belirtiyordu. Orr deliydi ve uçuştan men edilebilirdi. Tek yapması gereken uçuştan men edilmesini talep etmekti; ve bunu yapar yapmaz, deli olmadığı anlaşılacaktı ve başka görevlerde uçması gerekecekti. Orr’un başka görevlerde uçması için deli olması gerekirdi, aklı başında olsa uçmazdı; ama aklı başındaysa uçmak zorundaydı. Uçarsa deli demekti ve uçmak zorunda değildi; ama uçmak istemiyorsa aklı başındaydı ve uçmak zorundaydı. Madde 22’deki bu şartın mutlak basitliği Yossarian’ı derinden etkiledi. Saygıyla ıslık çaldı."