Nişantaşlı bir ailenin üç kuşak boyunca serüvenlerini anlatan bu kitap ev içlerinin renklerini, zamanın akışını, günlük sıradan konuşmaları akılda yer eden kahramanlar aracılığıyla saptarken okura geleneksel romandan alınacak hazları bütünüyle veriyor. Yüzyıl başında İstanbulda Abdülhamitin son yıllarında küçük dükkân sahibi, ilk Müslüman tüccarlardan Cevdet Beyin tutkusu hem işlerini büyütmek, zenginleştirmektir; hem de Batılı anlamda çağdaş, modern bir alile kurmak. Kökü taşraya uzanan kendi geleneksel ailesini bir yana bırakarak bu isteklerini gerçekleştirmeye girişen yalnız ve tüccar Cevdet Beyin ve oğullarının günümüze uzanan hikâyesi bir anlamda Türkiye Cumhuriyetinin özel hayatının da hikâyesidir. Ev içlerinin, yeni apartman etmelerin, radyo dinlenen pazar öğleden sonralarının dikkat ve sevgiyle anlatıldığı bu panaromik roman Orhan Pamuka hak ettiği ünü getiren olgun bir ilk kitaptır.