Milyonlarca insanın hayatını etkileyen büyük bir sorunumuz var: Evlilik!
Hayatın, her gün gözümüzün içine soktuğu gerçekler, artık nikâh masalarındaki emanet kostümlerle maskelenemeyecek kadar çıplak: Evlilik giderek daha fazla sayıda insana hayatı zindan ediyor.
Etrafımızdaki her şey evliliğe işaret ediyor. Hemen hemen bütün dinler, ideolojiler ve rejimler evliliği teşvik ediyor. Eğitim, bilim, kültür, sanat ve gelenekler evliliği yüceltiyor. Çocukluktan yetişkinliğe kadar adeta evliliğe endekslenerek büyüyoruz. Kutsallığını sorgulamayalım diye her türlü yol ve yöntem deneniyor. Çarpıtma, yalan ve manipülasyon bazen gelenek kisvesi altında bazen de bilimsel bilgi kılığında üzerimize çörekleniyor.
İnsanlar adeta arkadan havuza itilir gibi evlilik kurumunun içine itiliyor. Sonra da, ya acı dolu bir alışma döneminin ardından mecburen kaderlerini kabulleniyorlar ya da işler dayanılmaz boyutlara ulaştığında, proje büyük bir patlamayla havaya uçuyor. Evet, “mutlu evlilik” diyebileceğimiz örnekler de var ama çoğu durumda evlilik bireyin hayatında ciddi tahribatlar yaratıyor. Onlarca yıla ya da koca bir ömre yayılan trajedilere yol açabiliyor.
Peki evlilik denilen şey aslında nedir? Sevdiğim insanla bir hayat kurmak için neden toplumun ve devletin onayını almam gerekiyor? Bir ilişkinin nasıl yaşandığı mı önemlidir, yoksa onun belgelenmesi mi? Peki aşk, sevgi, sadakat ve ömür boyu sürmesi arzulanan bir beraberlik, resmi bir sözleşmeylegüvence altına alınabilir mi?
Kendisi de “evliliğin çemberinden” geçen Amerikalı yazar Glenn Campbell, evliliğe karşı adeta bir manifestoya dönüşen bu kitapta, evliliğin sosyal, yasal, ekonomik ve psikolojik sonuçlarını ele alıyor. Aklınızda kasvetli bir teorik kitap canlanmasın sakın! Çünkü Campbell, eksilmeyen bir ironi ve zengin örneklemelerle, gayet açık ve net, az ve öz konuşuyor.